Yazarı
| |
Orijinal ismi
|
La Samarcande
|
Çevirmen
|
Esin Talu Çelikkan
|
Kapak tasarımı
|
Nahide Dikel
|
Özgün dili
| |
Dili
| |
Türü
| |
Yayınevi
| |
Anadilinde
basım tarihi |
1998 (1. Basım)
|
Sayfa sayısı
|
317
|
Boyut ve ağırlık
|
14 x 21 cm
|
Kitabın arka kapağından;
'Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydin!' Amin Maalouf, 'Afrikalı Leo'dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi... [1]
Amin Maalouf, Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü...
Altı çizilen yerler;
*… Favardin 458’in ilk günü, yani 21 Mart 1079’da törenlerle başlatılan yeni Celali takvimini hazırlamıştı. O yıl, Hayyam’ın hesapları sayesinde, kutsal Nevruz bayramının yerinin değiştiğini, Balık burcunun tam ortasına denk düşmesi gereken yeni yıl başlangıcının Koç burcunun ilk gününe kaydırıldığını, İrani ayların o zamandan beri burçlarla örtüştüğünü, Favardin’in Koç, Esfand’ın da Balık ayı olduğunu hangi İranlı unutabilirdi?
…Takvim resmen Sultan’ın adıyla anılsa da, sokakta ve hatta bazı evraklarda “Ömer Hayyam takviminin şu yılı” denip geçiliyordu. (syf,102)
*Siyasetname=Nizammülmülk (syf,123)
*Hasan Sabbah, müritlerinin beynini etkinleştirip öğrenmeye daha açık kılmak için hazırladığı bir reçetesi de biliniyordu. Havanda dövülmüş cevizi bal ve kişnişle karıştırarak hazırlanan bir macundu bu. (syf,132)
*”Allahım, elimden geldiğince Seni algılamaya çalıştığımı biliyorsun. Sana doğru izlediğim tek yol Senin hakkındaki bilgim oldu. Bu yüzden bağışla beni!” (syf,162)
*Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten! Ömer Hayyam (syf,171)
*Fransızcadaki pére, mére, frére, fille; İngilizcedeki father, mother, brother, daughter; Farsçada peder, mader, birader, duhter oluyor.(syf,199)
*İran’dan ihraç edilebilecek ürünler hangileridir?
-Kirman şalları, inci, laciverttaşı, halı, Şiraz tütünü, Mazenderan ipeklileri, sülük ve kiraz ağacından yapılma nargile imameleri. (syf,200)
*…Yemeğe ancak gece yarısına doğru geçildi. Bütün gece boyunca şamfıstıkları, bademler, tuzlu çekirdek ve şekerlemelerle yetinilmiş, yemek bu törene son noktayı koymuştu. Ev sahibinin görevi yemeği mümkün olduğunca geciktirmekti, çünkü ana yemek gelir gelmez –o geceki ana yemek cevahir pilavıydı- her davetli tabağını on dakikada silip süpürür, ellerini yıkar ve giderdi. (syf,205)
*Bu ülkeye geldiğimde, kocaman kocaman sakallı adamların bin iki yüz yıl önce işlenmiş bir cinayet için hala hıçkırıklara boğulup dertlenmelerini anlayamıyordum. Artık anladım. İranlılar geçmişte yaşıyor, çünkü geçmiş onların vatanı, çünkü şimdiki zaman hiçbir şeyin onlara ait olmadığı yabancı bir ülke. Bizim gözümüzde modern yaşamın, insanın özgürleşmesinin simgesi olan her şey onlara göre yabancı egemenliğinin ve baskısının simgesi: Karayolları, Rusya demek; demiryolu, telgraf, banka, İngiltere; posta dedin mi Avusturya –Macaristan… (syf,247)
*Yolculuğun dördüncü gecesi yazmayı karıştırırken Hayyam’ın vakti zamanında şu rubaiyi yazdığı sayfayı açtım:
Yaşam soluğumuzun kaynağını soruyorsan
Çok uzun bir hikayeyi özetlemek gerekirse
Derim ki çıkmış ummanın derinliklerinden
Sonra umman yutuvermiş onu yeniden. (syf,313)