9 Ocak 2014 Perşembe

İCLAL AYDIN-BİR CİHAN KAFES (OCAK AYI OKUMALARIM)



Arka Kapaktan:

Zorba, itaatkârın üzüntüsüyle beslenir...

"Sevgin direğimiz, üzerimize saldığın korku çatımız olmuş meğer. Mutsuzluğumuzdan örülü bir devlet yaratmışsın hepimize.

Sen en çok beni severdin ya.

En çok beni köle yapmışsın kendine." Samire, Yaşar, Lorin.

Birbirlerinin gölgesinde saklanan, birbirlerinin masalını yazan üç küskün kadın.

Yaraları doğuştan, lanetleri miras...

Yalnızlığın kuyusunun başından ayrılmadan, kederlerinin yankısını dinlediler.

Her masalın sonu gece değildi elbet.

Üç, ikiden ve dahi birden iyiydi.

Ve her yanlışın doğrusu kendi içinde gizliydi.

Kanadı kırık üç kadın, ödedikleri ağır bedellerin karşılığını, içinde çırpınıp durdukları, kapısı açık olsa da çıkıp gidemedikleri gölge kafeslerinde bekledi. İhtiyaç duydukları inanç, temize çekecekleri geçmişte saklıydı.

Altı çizilesi yerler:

*Anne karnında her şeyden ve hepsinden evvel kalbin, sonra omuriliğin beliriyor. Ardından tomurcuk açıyor ellerin.
Bir insanın yumruğu kadardır kalbi, derler.
Demek ki kalbin kadar insansın.
Avucunun içine düşen kalp kadar merhametin… (syf,1)

*Bebek, ciğerine hava dolduğu an ağlamaya başlar. Anlar ki, dünyadadır artık… (syf,32)

*Bir kadına en çok yakışan aşk işareti… Durmaksızın, nedensiz tebessüm etmesine neden olan o dudak kelebekleri… İki yanda, arsız, tazecik, güzeller güzeli iki kelebek… Bir kadın sevildikçe daha çok kanat çırpan kelebekler… (syf,80)

*Birden kalp şeklinde çakıl taşları gördüm. Yüzlerce… Yüzlerce… Yüzlerce… Neydi onlar sanıyorsun? Sevilmemekten taşa dönmüş minik kalplerdi. Sahile bırakılmışlardı. Tek tek topladım onları, kucağıma aldım, güneşe karşı oturdum. (syf,82)

*Lorin; avuntu.. Ninni… Aydınlık… Avutmak için söylenen ninni.. (syf,109)

*Aşkta mesele şu ki… O dönme dolap, adı üzerinde, dönüyor… Yükseliyor… Alçalıyor… Ama sen hep en tepedeki halini anımsıyorsun… (syf,114)

*Babalık zamanla öğreniliyormuş, tıpkı insanlık gibi. Tam öğrendiğim diyordum, artık iyi bir insan, iyi bir baba olabilirim, hatalarımdan sonra doğrularım kaldı geriye diyordum ama vakit yetmedi.
Hayatın böyle bir oyunu var işte. Sana aslında neyin lazım olduğunu öğreniyor, idrak ediyorsun ama o son gün gelmiş oluyor ve işine yaramıyor. (syf,124)

*Eğer bir kadın kendi parasını kazanamazsa mutlaka erkeğin kölesi olur.
Hiçbir erkeğin seni boş vaatlerle kandırmasına göz yumma. Erkekler güzel sözler söyler. Kadınlar da güzel söze kanar. Sevilmek ister hepsi. Ama erkekler zayıftır yavrum, kolay konuşurlar. Konuşmak, söz vermek dilden çıkar, uçar gider. (syf,147)

*İnsan dünyanın en büyük yalancısıdır kendine. İnanmak isteyin yeter ki; ne bahaneler bulur yürek… (syf,172)

*Bir adamı acıyla ve inatla sevmenin utancı içindeydi. Midesi ve kalbi aynı anda ağrıyordu. Ya çok mutluydu onunla ya da çok mutsuz.
İnsan, birini hayatından çıkarmaya çalıştığında onu daha mı çok büyütüyordu içinde yoksa?
Meleği ile şeytanının aynı adamın bedeninde olduğuna inanacak kadar karmakarışık etmişti dünyasını bu ilişki. Doruk zehirliyor, Doruk hasta ediyor, Doruk çıldırtıyor, sonra bütün bunları yapan o değilmişçesine panzehiri oluyor, sakinleştiriyor, severek iyileştiriyordu. Ya da iyileştirdiğine inanıyordu. (syf,221)

*Artık yaşadıkları hiçbir mutlu ana güveni yoktu. Her barışma geçiciydi. Her kavganın mutlak bir sevişmeyle son bulacağı gibi…
Paçavraya dönmüştü ruhu. (syf,222)

*Ne çok yaramı açık ettim sana. Bile bile… Şimdi giderken yine yaralarımdan vurursun sen beni!(syf,226)

*Hiçbir zaman hiçbir şeye bağlanmadın. Kaybedince kahrolacağım hiçbir şey benim olmasın, derdin… (syf,242)

*Senden kaçarken, senin fark ettiğin, beni yüzleştirdiğin çirkin tarafımdan kaçıyordum. Bunu anlatabilmek çok güç ama öte yandan beni olduğum gibi kabul etmeni istiyordum. Bütün o sefil halimle. Senin her kırgınlığın beni kendime daha da öfkelendiriyor, çevreme karşı daha da kabalaştırıyordu. Her şeyi kırıp dökmemin ve bu sonsuz mutsuzluğumun sebebinin sen olduğunu düşünüyordum. Sana daha da öfkeleniyordum. Çok kıskanıyordum seni. (syf,257)

*Bu yüzden ikinci bir şansı asla vermemeliydi ona, asla! Hiçbir zaman değişmezdi bu adam. Ya göklere çıkarır ya da yerin dibine batırırdı. (syf,272)

*Allah günahta ısrarı ve isyanı sevmez.. Israrlı mutsuzluk günahtır, isyandır.
Şeytanın nereden nasıl geleceğini bilemezsin. Kılık değiştirir. Sen dua et kuzum. Allah dua eden kulunu güçsüz, yalnız bırakmaz. Ne diyor hep ulu Rabbim? Ey iman edenler,diyor.. (syf,321)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder