30 Ağustos 2013 Cuma

YE DUA ET SEV-ELIZABETH GILBERT (TEMMUZ AYI OKUDUKLARIM)




New York’ta yaşayan yazar Elizabeth, bir gecede boşanma kararı alır. David Piccolo isminde birine aşık olmayı dener ama başarılı olamaz, daha önceden Bali’ye yaptığı bir ziyarette tanıştığı ‘iyileştirici’ lakaplı Ketut’un kehaneti üzere üç bölümden oluşan bir seyahate çıkar.
Yemek, dua etmek ve sevmek olarak üç bölüme ayrılan bu seyahatin ilk durağı yemek ve makarnaları ile meşhur olan Roma'dır. Daha sonra Hindistan'a gider ve Texaslı Richard ile tanışır. Hindistan’dan önceki hayatında yaptığı hataların verdiği suçluluk duygusuyla, hayata pekte iyi bakmayan Richard, Elizabeth’e kendini affetmenin mümkün olduğunu öğretir. Richard ile yollarını ayıran Elizabeth son durağı olan Bali’ye, kehaneti yapan iyileştirici ile görüşmeye gider. Bali’de Felipe ile tanışır. Felipe ile aralarında bir aşk bağı oluşur. Beraber Amerika'ya gittiklerinde ise Felipe'nin sınır dışı etmesi olayların gidişatını değiştirir. Gilbert ya Felipe ile evlenecektir ya da onu bir daha görmemeyi göze almak zorundadır. Elizabeth ise daha önceki evliliğinde yaşadığı sorunlar sebebiyle evlilik konusunda tedirgindir.(vikipedia)

Arka Kapak yazısı

Saat sabahın üçüdür ve Elizabeth Gilbert banyonun taşları üzerinde hıçkırarak ağlamaktadır. O, otuzlu yaşlarındadır ve bir kocası, bir evi vardır. Kocasıyla bebek sahibi olmaya çalışmaktadırlar ve o bunu istemediğinin farkına varır. Acı verici bir boşanma süreci ve hemen sonrasında tutkulu bir aşk yaşar. İçindeki boşluğu doldurmanın peşine düştüğü bir yolculuğa çıkarak haz, dinsel inanç ve dengenin arayışına girer. Gilbert, Romada yakışıklı bir İtalyandan İtalyanca öğrenecek, on beş kilo alacaktır; Hindistanda ruhunu aydınlatacak ve kendini Tanrıya adayacaktır ve Endonezyanın Bali Adasında dişleri olmayan bir şifacıdan, huzurun yeni bir tanımını öğrenecektir. Mutluluk yavaş yavaş onu sarmalamaktadır.

Altı çizilen yerler;

*Aşram’da gerdanlarına boncuktan bir kolye takmış pek çok insan görürsünüz. Boncuktan yapılan bu kolyelere” japa mala” adı verilir.
*Çaresiz bir aşkta, karşımızdakinden bizim ihtiyacımız olan kişi olmasını bekleyerek karakterler yaratırız ve sonra eşimiz bizim yaratmış olduğumuz role girmeyi reddettiğinde kendimizi perişan ederiz. (Çok doğru bir söz)
*İtalya’da hazzın sanatını, Hindistan’da kendini adama sanatını ve Endonezya’da her ikisini de dengede tutma sanatını keşfedebilmek… Bütün bu ülkelerin I harfi ile başlıyor olma tesadüfünü fark ettim (Italy, Indonesia, India)
* İlişkimiz artık tamamıyla yıpranmıştı, aramızdaki medeniyet dahi zarar görmüştü ve artık bütün istediğim kapıdan çıkıp gitmekti.
*antik Hindistan Yoga metni der ki; bir kimsenin yaşantısının mükemmel yapılmış bir taklidini yaşamak yerine kendi kaderinizi kusurlu bir şekilde yaşamanız çok daha iyi ve anlamlıdır.
*İtalya’daki tren durakları dünyanın en ünlü yemek ve şarap adlarından geçiyor: bir sonraki durak, Parma… sonraki durak, Bologna… sonraki durak, yaklaşmakta olan Montepulciano…
*Venedik’te Ortaçağ dönemlerinde erkekler için codega denilen bir meslek varmış. Kiralamış olduğunuz bir ahbap gece elindeki fenerle önünüzde yürür, size yol gösterir, hırsız ve şeytanları ürkütür, size bütün o karanlık sokaklar boyunca güven ve koruma getirir…
*Yoga, Sanskritçe’ye “birlik” olarak çevrilebilir. Temelde yuj kelimesinden ileri gelir ki bu kelime de “bağlamak” yani kişinin kendini belli bir göreve disiplinle adanması demektir.
*…Evlilik iki insanı birbirine bağlayan bir ameliyat, boşanma da iyileşmeleri uzun zaman alan kol ya da bacağın kesilmesi durumudur. Evli olduğun süre ne kadar uzun olursa ya da kesik ne kadar şiddetli hissedilirse, iyileşmek de o kadar zaman alır.
*Farsça’dan geçen “cennet” kelimesinin sözlük anlamı “duvarlı bahçe”dir.
*Bali’de doğduğun gün, doğduğun yıldan daha önemlidir.
*…çocuğun doğduğu sıradaki koşullar hakkında ailesine sorular sorduğunu ve çocuğun kötü bir yıldızın altında ve cumartesi doğduğunu öğrendiğini söyledi. Cumartesi karga, baykuş, horoz gibi kötü potansiyeli olan ruhları (çocuğu kavgacı yapar bunlar) ve kukla ruhunu (sersem yapan da bu) barındırıyor…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder