2 Ekim 2013 Çarşamba

Laurent Gounelle-Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer (Ekim Ayı Okumalarım)



Arka Kapaktan;
Tanrı Daima Tebdil-İ Kıyafet Gezer
Mutluluğun kapını çalmasını bekleme, sen ona git 
Hayatını değiştirecek roman bu işte!
Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yapıyor. Bundan sonra o ne söylerse sorgusuz sualsiz yapacaksınız. Kendi iyiliğiniz için... Çaresiz, kabul ediyorsunuz ve hayatınızın iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakıyorsunuz. Ve hayatınız eskisinden çok daha güzel oluyor. Yine de şüpheleriniz var: Bu adam aslında kim? Çevresindeki gizemli kişilerin sırrı ne? Sizden aslında ne istiyor?

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikâyesi.


Altı çizilesi yerler;

*"...hepsi de düşüş sırasında dehşetin yol açtığı bir kalp krizinden ölür, inişin ve saatte iki yüz kilometre hızla yakınlaşan toprağın dayanılmaz görüntüsünün ürkünç korkusu. Kalpleri patlatmadan önce, iç organlarını kusturan amansız bir korku yere serer onları. Ölüm anında gözleri yuvalarından fırlamıştır."
*Hoşlanıyorsun ister istemez yararlanıyorsun bu durumdan. Beynimiz böyle işliyor. Her az bizi en iyi tercihimiz olduğunu kabul ettiği şeyi benimsemeye yöneltiyor. Yani, yaşamakta olduğun her durumda, beynin yapmayı bildiğin şeyler arasından ona en uygun geleni, sana en fazla yarar getirecek olanı seçecektir. Her şey böyle işler. Sorun, hepimizin aynı tercih yelpazesine sahip olmamamızdı… Bazı kişiler çok değişken tutum ve davranışlar geliştirirler. Dolayısıyla, verili bir durumla karşılaştıklarında, beyinlerindeki olası tepkiler yelpazesi çok geniştir. Başkalarıysa her zaman az çok aynı şeyi yapma eğilimindedirler ve bu durumda, yelpaze sınırlıdır. Tercih edilen şey de ender olarak uygun düşer. (syf,46)
* üzgünüm… İnsan, istediği her şeye sahip olduğu rahat bir ortamda doğduğunda mutlu olmak çok daha kolaydır. (syf,47)
* “Eğlen. Sana verebileceğim en iyi öğüt bu. Eğer bunu başarırsan kazanırsın. Her şeyi ciddiye almayı bırak. Biraz geri çekil ve bu sınavı bir oyun gibi gör. Zaten böyle değil mi? bir oyun. Kaybedecek hiçbir şey yok, yalnızca deneyimlenecek şeyler.” 
“Biliyorsun, herkes yaşamı ya kaçınılması gereken tuzaklarla dolu ya da her köşe başında zenginleştiren bir deneyim sunan geniş bir alan olarak görebilir.”(syf, 67)
* Onun gibi insanlar sonuçta bir daha asla göremeyeceğin yabancılardır. Yaşamın, geleceğin onlara bağlı değil, öyle mi? yine de, sana değer vermelerini sağlayacak şeye az çok uyma ihtiyacı duyuyorsun. Hayal kırıklığı yaratmaktan ve reddedilmekten çekiniyorsun. Bu nedenle gerçekten hissettiklerini ifade etme izni vermiyorsun. Başkalarının beklentilerine uyum sağlamak için çabalıyorsun… (syf, 94)
* “Özgürlük bizim içimizdedir. İçimizden gelmelidir. Sana dışarıdan verilmesini bekleme… (syf, 95)
* Ama yaşamda bizi korkutan her şeyden uzak durmaya çabaladıkça korkularımızın çoğunun kendi zihnimizin eseri olduğunu keşfetmemiz engellenir. İnanılan şeyin hatalı olup olmadığını bilmenin tek yolu,onu pratikte sınamaktır!. (syf,96)
* Gandhi’nin bir sözüydü: “Dünyada görmek istediğimiz değişim olmalıyız.” (Syf, 121)
* “Kesin olan tek şey, değişimin başkalarından gelmeyeceği!”
Gerçek, senin yaşamının senden başka kimsenin değiştiremeyeceği. Bu nedenle yaşamına sahip çıkmalıdır. (syf,123)
* İnsan varlığı değişimden yenilikten korkar ve çoğu zaman, çok güç olsa bile alışıldık koşullarda kalmayı, pek iyi tanımadığı yeni bir duruma geçmek için diğerini terk etmeye tercih eder. (syf,125)
* “Yine değişime direnmek bu! Çocukla yetişkin arasındaki temel farklılık: Çocuk gelişme arzusu duyar. Yetişkin değişmemek için elinden geleni yapar.
“Çoğu insanda, tutumunu değiştirmeme yönündeki bu irade yirmi ya da yirmi beş yaş civarında ortaya çıkıyor. Bu yaşın biyolojik olarak neye denk düştüğünü biliyor musunuz?” (syf,129)
* “Sağlık Bakanlığının resmi istatistiği: Çoğu insan emekli olduktan sonra sağlıkları aniden kötüleşiyor. Sence neden? Faal yaşamdalarken, yaşlı moruklar gibi görülmemek için az da olsa gelişme göstermeye, uyum sağlamaya çabalıyorlar. Emekli olur olmaz, bu konuda hiç çaba göstermiyorlar. Alışkanlıkları içinde donup kalmıyorlar ve düşüş başlıyor…”  (syf, 130)
* Anlaşılmaya çalışılmadan önce, başkasını anlamaya çalış.  (syf,131)
* Diyelim, az tanıdığın biriyle asansöre bindiğinde, genellikle onunla iletişim kurmak, onunla sokakta konuşuyor olmanızdan daha az rahat olur, öyle değil mi? (syf,134)
* Demek istediğiniz, eğer ben bir kişinin duruşunu yeterince uzun süre benimsersem ve sonra da duruşumu değiştirirsem o da benim hareketimi izleyecek ve benim gibi değiştirecek midir? (syf, 137)

*Cevabını bildikleri soruları soran insanlardan nefret ederim; söylediklerini sizin onaylamanız için yaparlar bunu yalnızca. (syf,165)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder