2 Ekim 2013 Çarşamba

Paulo Coelho-HAC (Eylül Ayı Okumalarım)





Arka Kapaktan:
"Kente dün geldim. El Cebrero yakınlarındaki Pedrafita'dan Compostela'ya giden otobüsü yakaladım. Otobüs iki kent arasındaki 150 kilometreyi dört saatte aldı; bu da bana Petrus'la yaptığım yolculuğu hatırlattı. Bazen aynı mesafeyi iki haftada yürüdüğümüz olmuştu. Biraz sonra San Tiago'nun mezarına gidip Meryem Anamızın deniz kabukları üstüne işlemiş suretine bırakacağım. Sonra da en kısa zamanda Brezilya'ya giden bir uçağa atlayacağım, yapacağım o kadar çok iş var ki. Başımdan geçen her şeyi anlatacağım bir kitap yazmayı düşünüyorum. Ama hemen değil..

Paulo Coelho 1986'da bir hac yolculuğuna çıktı: Piraneler'den Santiago de Compostela'ya uzanan 700 kilometrelik ortaçağ yolunu yürüdü. Hac, yazarın, hacıların Santiago Katedrali'ne varmak için bin yıldır yürüdükleri bu yolda yaşadığı heyecan dolu serüvenlerin öyküsü. Yalnızca Simyacı romanının yolunu açan ilk önemli romanı olduğu için değil, yazarın felsefesindeki insan sevgisini eksiksizce dile getirdiği için de Hac'ın Coelho'nun yapıtları arasında onsuz edilemez bir yeri var. Hac, sıradışının sıradan insanlarının yolu üstünde olduğunu anlatan büyüleyici bir roman.
(Arka Kapak)

Altı Çizilesi Yerler;
*Haccı gerçekleştirdiğim yıl Santiago Yolu'nu yalnızca 400 kişi yürümüştü. Resmi olmayan istatistiklere göre 1999 yılında, metinde sözü edilen barın önünden günde 400 kişi gerçekleşmiştir. (syf,11)
*Ruh sağlamlığının R'si, aşkla tapınmanın A'sı, merhametin M'si; regnum'un R'si, agnumu'un A'sı, mundi'nin M'si. 
(syf,18)
*İslamiyeti Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç edişi gibi, tüm inananların ömürlerinde en az bir kez Kabe'yi ziyaret etmelerini gerektirir ya, Hıristiyanlar  da birinci bin yılda üç yolu kutsal sayıyorlardı. Bu yolları aşanların kutsandığına ve günahlarının bağışlandığına inanılıyordu. Birinci yol, Aziz Petrus'un Roma'daki mezarına giden yoldu; bu yola gidenlere Gezginler deniyordu ve bunlar haçı simgeleri kabul ediyorlardı. İkinci yol, Hz. İsa'nın Kudüs 'teki Kutsal Kabrine giden yoldu; bu yola gidenler, Hz. İsa Kudüs'e girdiğinde palmiye dallarıyla karşılandığından Palmistler denmişti.
...Havari San Tiago'nun mezarına giden üçüncü bir yol vardı. (syf, 27)
*Hacı denen bu ziyaretçilerim simgesi deniz kabuğuydu..
 Bugün bile, mistikler, sofular ve araştırmacılar, Fransa'nın Saint-Jean-Pied-de-Port kendti ile İspanya'daki Santiago de Compestela Katedrali arasındaki yedi yüz kilometrelik yolu yayan gidiyorlar. (syf, 28)
*"İstiridyeler"i getirip getirmediğimi sordu. Hacıların, havarinin mezarının simgesi olarak benimsedikleri deniz kabuklarından söz ediyordu; hacılar buluştuklarında deniz kabukları bir tür kimlik yerine geçiyordu. (syf, 32)
*Şapka güneşten ve kötü düşüncelerden, pelerin yağmurdan ve kötü sözlerden, su kabağı da düşmanlardan ve kötülüklerden korur seni.. (syf, 33)
*..insan yürürken sigara içtiğinde ciğerlerine daha çok nikotin gidiyormuş ve duman midesini bulandırıyormuş. (syf, 38)
* "Hız Egzersizi" Normal yürüyüşünün yarı hızında yirmi dakika yürü. Ayrıntılara, insanlara ve çevrendeki şeylere dikkat et. Bunu yapmanın en iyi zamanı, öğle yemeğinden sonradır. Bu egzersizi yedi gün tekrarla. (bu egzersiz 20 dk sürmeli) (syf,48-49)
*Hayallerimizi öldürdüğümüzün ilk belirtisi vakitsizliktir. Hayatımda tanıdığım en işi başından aşkın insanlar, her zaman her şeyi yapmaya vakit bulmuşlardır. Hiçbir şey yapmayanlar ise her zaman yorgundurlar ve yapmaları istenen azıcık işle bile hiç ilgilenmezler. Durmadan günün çok kısa olduğundan yakınırlar. Aslında yürekten savaş vermekten korkarlar. (syf,60)
*Hep insanları kendi inancımıza inandırmaya, dünyayı bizim gördüğümüz gibi görmelerini sağlamaya çalışırız. Bizim inandığımıza ne kadar çok insan inanırsa inandığımızın doğruluğunun o kadar çok kesinleşeceğini sanırız.  Ama işin aslı öyle değil işte. (syf,96)
*Balık tutmanın, temelde insanoğlunun dünyayla ilişkisinin bir simgesi olduğu kanısındaydı…
Hayatında önemli bir karar vermeden önce gevşeyip rahatlatmak için bir şey yapmak her zaman iyidir. Zen rahipleri kayaların büyümesini dinlerler. Ben balık tutmayı yeğlerim. (syf,103)
*Bütün bir hafta koşar adım yol aldıktan sonra şimdi buraya takılıp kaldığımıza göre, demek bugün bu saatte burada olmamız gerekiyordu. (syf,159)

*Hac yolculuğumu tamamladıktan sonra, burada tüm başımdan geçenleri betimleyen çok güzel, kocaman bir resim yapmıştım. Burası sıradan insanların Yol’udur; istersen sen de aynı şeyi yapabilirsin. Resim yapmayı bilmiyorsan, bir şeyler yaz ya da bir bale yarat. Öyle ki, insanlar nerede olurlarsa olsunlar Yakub yolunu, Samanyolu’nu , Santiago Yolu’nu yürüyebilsinler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder